

Kiropraktik
Omurilik ve sinir sisteminin (ilaçsız ve ameliyatsız) sağlığının korunması için tasarlanan, tümüyle el hünerine dayalı bir tedavi şeklidir. Vücudun fonksiyonlarını yeniden dengelemek üzere elle eklemlerin düzeltildiği bir hünerdir. Kiropraktik kelimesi Yunanca “sheir (eller)” ve “praktikos (yapılan)” kelimelerinden gelmekte ve “elle yapılan” anlamı taşımaktadır. Kiroprkatik gerçekte eski bir tedavi şeklidir. Eski Mısır yazılarında kiropraktik tekniklerinin açıklamalarına rastlanmaktadır, Eski Hint, Çin, Babil ve Asur medeniyetlerinde de elle tedaviler uygulanmıştır. Günümüzde Kiropraktik anlayışı 1890’lı yıllarda Kanadalı Dr. Daniel David Palmer’in çalışmalarına dayanmaktadır. İlk başarısını kapıcısının sağırlığını boyun omurgasını elle düzelterek elde etti. Bu ve bunu izleyen başarılarla cesaretlenen Palmer, bu tür tedavilerin anatomik ve fizyolojik temellerini daha derinlemesine inceledi. Bunlardan Kiropraktik dediğimiz bir felsefe ve tedavi ortaya çıkardı. Palmer, 1896’da “Palmer Shool of Chiropratic (Palmer Kliniği ve Kiropraktik Enstitüsü’nün)” kurucusu ve başkanı oldu. Palmer’den bu yana kiropraktik hızla yayıldı. Kiropraktik uygulayıcıları dört senelik bir eğitime tabi tutulmakta ve omurga üzerine bilgi edinmek için doktorlardan daha çok zaman harcamaktadırlar. Tedavinin niteliği ve süresi yapılan duruma göre farklılıklar göstermektedir fakat sıklıkla ziyaretlerin tekrarlanması, özellikle uzun süren problemlerin tedavisi için gerekmektedir. Kiropraktikör temelde üç sorunu gidermeye çalışmaktadır.
1) Duruş bozukluğunu düzeltmek
2) Omurga ve pelvis eklemlerine mümkün olabildiği ölçüde fonksiyonunu yeniden kazandırmak